Büyük kızım küçükken anaokuluna gidiyordu sabahları yatağında beş dakika otururdu, ben de karşısına otururdum. Küçük, spontane bir oyun oynardık. Ben, bir hayvan, eşya veya bitki rolüne girerdim, o kendisi olurdu ve karşılıklı bir drama veya fabl diyebileceğimiz bir şey sergilerdik. Bir sabah uyandı, oturup battaniyeye sarıldı ve “Hadi bana bir ağaç ol” dedi. O sabah,